24 Kasım 2015 Salı

Yeni Zelanda'nın Bayrağı ve Referandum

Yeni Zelanda bugünlerde bayrağını değiştirmek için referanduma gidiyor.

Bu mevcut Yeni Zelanda Bayrağı


Bayrak değişikliği tartışması bir süredir devam ediyordu. Değişikliği en çok isteyen ve bu konuyu sürekli gündemde tutan ülke başbakanı John Key, Yeni Zelanda'nın bayrağının yenilenmesini elzem görüyor. Halkın bir kesimi eski bayrağın kalmasını isterken, bir bölümü ise bayrağın yenilenmesinde sakınca görmezken, yine de ülkede bayrak yenileme çalışmalarına harcanacak rakamlar yerine çok daha önemli konulara kaynak ayrılması gerektiğini düşünüyor.

Tüm eleştirilere rağmen referanduma karar verildi ve tüm hazırlıklar tamamlandı. Referanduma ve yeni bayrak önerilerine ilişkin bilgilendirme broşürü, 5'e indirilmiş bayrak önerileri, nasıl oy kullanılacağına dair bilgilendirme broşürü ile beraber herkese posta gönderildi. Bilgilendirmeler 25 dilde yapılırken, yeni bayrak için önerilen desenlerin on bini aşkın olduğu iletildi.

Şimdi ne olacak? Referanduma gidilen 5 yeni bayrak deseni arasında 1'den 5'e oylama yapılacak, en çok beğenilene 1, sonra dileğe göre 2,3.. ayrıca her desene bir oy ve sıralama vermek gerekmiyor. Bu ilk referandum için oy kullanma süresi 20 Kasım - 11 Aralık arasında olacak. Yapılacak olan seçiminizi size gönderilmiş ücretsiz zarf içinde oy merkezine göndermek. Buradan birinci çıkan desen ile eski bayrak arasında ikinci bir referandum da 3 - 24 Mart tarihleri arasında olacak. Yani tüm bu maceranın sonunda Yeni Zelanda'nın bayrağı değişmeyebilir.

John Key'in dediği gibi mevcut bayrak Avustralya bayrağına çok benziyor ve Yeni Zelanda'nın kendi kimliğini ortaya koyacak daha güzel bir seçenek olabilir. Merakla sonucu bekliyorum.

Aşağıda referandumda önerilen bayrak modellerini görebilirsiniz. Hepsinin tarih ve Maori kültürü ile bir bağlantısı var, ama ben biraz sadelik seviyorum galiba ;)










Bonus : Bu da Avustralya bayrağı

Bu da Avustralya'nın bayrağı


https://www.facebook.com/yenizelandadayasam/
https://www.instagram.com/sevgininfotogunlugu/

15 Kasım 2015 Pazar

Auckland'da Sosyal Ortam - Meetup

Auckland, şehrin kuzeyinden bakınca harika bir silueti olan çok güzel ve küçücük sayılabilecek bir şehir. Nüfusu yaklaşık bir buçuk milyon ancak şehrin çok katlı olmayan, bahçeli evleri dolayısıyla şehir oldukça geniş bir alana yayılmış durumda. Bu nedenle şehir merkezi neredeyse deniz kenarından yukarı bir yokuş şeklinde uzanan Queen Street'den ibaret. Sehir merkezi oldukça canlı ve daha çok bir Asya şehri izlenimi veriyor. Özellikle ciddi bir Çinli nüfusu var Yeni Zelanda'nın ama bu şehir içi görüntü daha çok Auckland'a öğrenci olarak gelen çok sayıdaki Asyalı'dan kaynaklanıyor. Aslında siz gözünüzle pek çok kimsenin kimliğini ayırt edemeseniz ve ilk bakışta bir Asya şehri diye düşünseniz de insanlarla konuşmaya başladığınızda herkesin nasıl da başka bir yerlerden geldiğini görüyorsunuz.

Genel olarak Yeni Zelanda ama özellikle Auckland gerek çalışmaya, okumaya ya da yaşamaya gelen her milletten insanla dolu. Eğer başka kültürler ilginizi çekiyorsa burası sizin için ideal yer. Her tanıştığınız kişi sizi başka bir deneyime götürüyor ve bana sorarsanız bu çok keyifli.

Elbette ülkelerini, arkadaşlarını, ailelerini bırakıp buraya gelen bu insanların bir arkadaş oluşturma ihtiyacı var. Ayrıca hali hazırda yeni insanlarla tanışmak, sosyalleşmek isteyenler de eklenince bu sosyalleşme amacına yönelik pek çok alternatif gelişmiş. Bunlardan bir tanesi geniş grup yelpazesi ve sizin kendi grubunuzu yaratmanıza imkan vermesiyle oldukça kullanışlı ve aktif olan meetup grup web sayfası. Türkiye'de de meetup organizasyonları olduğunu gördüm ancak ne kadar aktif bilemiyorum.

Aklınıza gelebilecek neredeyse her türlü ilgi alanına hitap eden organizasyonlar meetup içinde bulunuyor ama eğer sizinki yoksa siz de kendi grubunuzu oluşturabilirsiniz. Hatta var olan bir oluşuma alternatif de olabilirsiniz.

Gruplar içinde en aktif olan ve en çok üyeye sahip olanlar genellikle gezi grupları. İyi bir kondisyon gerektiren hiking sporuna bir süre devam ederseniz, kondisyonunuz yoksa da oluyor. Hem spor yapmak, hem Yeni Zelanda'nın güzelliklerini görmek, bir yandan da yeni insanlarla tanışmak...  E daha ne olsun.

Gezilere katılabilmek için meetup web sayfasına üye olmanız ve katılacağınız grubu seçmeniz gerekiyor. Size aktivitelerle ilgili gelen e-posta gönderilerinden de size uygun olanı seçiyorsunuz. Geziye katılacaksanız bilgilendirme kısmını okumayı unutmayın. Ayrıca arabanız yoksa da dert etmeyin, gezi noktalarına gidiş arabası olanlarla organize ediliyor.

Yürüyüşler sırasında yanınıza kim denk düşerse onunla üç beş kelime konuşmak, ilgi çekici bir muhabbete her an dönüşebilir. Şöyle örnek verelim, aynı gün Iraklı, onsekiz yıldır bu ülkede yaşayan bir ortopedi cerrahı ile, Fransa'nın Brittany bölgesinde yaşayıp Breton dili çalışmış bir Bretonla, aslen Güney Koreli olup çocukluğundan beri bu ülkede olup iki gün önce üniversiteyi bitirmiş biri ile tanışabilirsiniz. Aslında bundan çok daha fazlası...

https://www.facebook.com/yenizelandadayasam/
https://www.instagram.com/sevgininfotogunlugu/

13 Kasım 2015 Cuma

Yeni Zelanda'ya Nasıl Geldim?

İngilizce öğrenmek için yıllar süren kurslar, alınan özel dersler, ancak bir türlü dile hakim olamamak. Yurtdışına gitmeyi düşlemek ancak ekonomik zorluklar ve yıllarca ertelenen planlar. Bir kaç yurtdışına gitme girişimi ve en sonunda vazgeçiş.

Bu bir gün yakın arkadaşımın gelip de 'hadi gidelim' demesine dek sürdü. Önce karşı çıktım, aşağı yukarı ne masrafı olacağını biliyordum, ayrıca işlerimizi bırakmamız demek, tazminatlarımızı da yakacaktı. Yeterli ekonomimiz yine oluşmuyordu. Giderdik, gidemezdik tartışmaları sonucu araştırma yapmaya uygun koşulları oluşturmaya karar verdik. Ekonomi kısmını halletmek için de kredi çekmeye. Çalıştığımız süre boyunca kredi taksitlerini ödeyecek, ihtiyacımızdan fazla almış olduğumuz kredinin bir kısım taksidini kendisinin ödemesine izin verecek, sonrasında da zaten yine çalışmaya başlayacaktık.

Hangi ülkeye gideceğimize karar vermemiz bana hala eğlenceli geliyor. İlk elemeyi ingilizce konuşulan ülkeler olarak yaptıktan sonra elimizde Amerika, Kanada, İngiltere ve Avustralya vardı. Amerika fikri bize hiç sıcak gelmedi, bu ülkeyi güvenli bulmuyorduk. Kanada çok soğuktu, soğuğu sevmiyorduk. Arkadaşım daha önce İngiltere'ye gitmişti, ikliminden, sürekli yağmurlu ve bulutlu olmasından hiç hoşlanmamıştı. O zaman Avustralya dedik ve orada okul araştırmaya başladık. Ne yazık ki o sıralarda dünyadaki ekonomik kriz Avustralya dolarını çok yükseltmiş, biz yine açıkta kalmıştık. Yeni Zelanda hakkında pek bilgimiz yoktu. Arkadaşımız olan eğitim acentası bize Yeni Zelanda'yı önerdi, hatta 'ben de pek bilmiyorum ama Yeni Zelanda fiyatları daha uygun, beraber araştıralım isterseniz', dedi ve böylece Yeni Zelanda hayatımıza girmiş oldu.

Maalesef Türkçe kaynak sınırlı, ingilizcemiz de yetersizdi, bu araştırma için. Yine de bulduğumuz bir forum, arkadaşlar aracılığıyla edindiğimiz bir kaç bağlantı, Yeni Zelanda hakkında bir belgesel kararımızı vermemize yardımcı oldu. Evet, dedik, Yeni Zelanda'ya gidiyoruz. Avustralya'yla neredeyse aynı standartlara sahip nüfusu oraya nispeten oldukça küçük, kiwi kuşu ve koyunları dolayısıyla çiftçiliğiyle ünlü bu ülke bize çok sıcak göründü. Yine de her ihtimale karşı, Avustralya vizesi de aldık. Bir fırsatta orayı da görmek istedik, hatta belki vizemizi orada uzatabileceğimizi düşündük. Daha sonra Sydney ve Melbourne'u ziyaret şansımız oldu ama biz yine de Yeni Zelanda'da kalmayı tercih ettik.

Biz, mali durumumuzun yetersiz olmasına, araştırma yaparken karşılaştığımız kısıtlara, geleceğimiz yerde hiç bir tanıdığımız olmamasına rağmen başka bir ülkeye gitmeyi başardık. Acentadan arkadaşımızın tavsiyelerini dinlemememize rağmen başardık. Böyle diyorum, çünkü geldikten çok sonra öğrendiklerimizle ancak idrak ettiğimiz neler söylemişti ve biz nasıl anlamamıştık, onu fark ettik. Bu bize aslında çok istediğinde, bilenleri dinlemememin cezasını da ödeyerek, istenilenin yapılabileceğini, en azından çok da olumsuz olmamamız gerektiğini gösterdi.


https://www.facebook.com/yenizelandadayasam/
https://www.instagram.com/sevgininfotogunlugu/

9 Kasım 2015 Pazartesi

Dillerde Fiil Zamanları Farklıdır!

İngilizce öğrenirken beni en çok zorlayan konulardan biri zamanlar arasındaki geçişlerdi. Kafamda bunları bir türlü oturtamıyordum. Sonradan bu oturtamamanın zamanları yanlış öğrenmiş olmaktan kaynaklandığını fark ettim. Benim çok zamanımı almış bu öğrenmeyi belki birilerine yardımcı olur düşüncesi ile paylaşmak istiyorum.

Başka bir dil öğrenmek istediğimizde ilk notumuz, başka dillerde zaman algısının, bizim dilimizden farklı olduğu ile ilgili olmalıdır. Bu bilgi bize gerçekten zaman kazandırır.

Bu bilgiyi İngilizce öğretmenleri değişik yöntemlerle bize vermeye çalışsa da, bu bilginin geçişi alışkanlıklarımız nedeniyle oldukça zor olur. Kanaatim bu ilk ders iyi anlaşılmadan diğerine geçilmemesi yönünde.

Yeni bir dil konuşmaya çalıştığımızda cümleleri kafamızda kendi dilimizden diğerine çeviririz. Eğer zamanı doğru öğrenmemişsek bu çeviriler bize maalesef yardımcı olamadığı gibi çokça tekrarı doğrusunu yerleştirmeyi zorlaştırır. Tavsiyem, kullanımlarını öğrendikten sonra doğru kullanımları tekrar etmenizdir.

En yaygın yanlış kullanım ingilizcenin şimdiki zamanında görülür. İngilizcede şimdiki zamanı öğrenince hemen Türkçedeki şimdiki zamanın yerine koymaya çalışırız. Oysa ingilizcedeki şimdiki zaman sadece ve sadece, şu anda o iş yapılıyorsa kullanılır. Biz ise şimdiki zamanı çok daha geniş kapsamlı kullanıyoruz. Bizim Türkçede kullandığımız şimdiki zaman cümlelerinin çoğu ingilizcede 'have been, has been' kalıbı ya da bizim geniş zaman olarak öğrendiğimiz 'do, does' yardımcı fiilleri ile kurulur. Ayrıca bizim dilimizde süreci ifade eden ayrı bir zaman da yoktur.

Örneklerle ilerleyelim, böylece konu net bir şekilde anlaşılacaktır.

Önce ingilizcenin nasıl algıladığına bakalım.

Telefonunuz çaldı, araba kullanıyorsunuz, araç kullanırken telefonla konuşamazsınız ama önemli bir telefon, sadece karşı tarafı uyarmak, telefonla konuşamayacağınızı iletmek için telefonu açıp şöyle diyebilirsiniz;
 - I am driving now.
Bu cümleyi araba kullanmadığınız hiç bir durumda kullanamazsınız. Gerçekten o anda araba kullanıyor olmalısınız. Eğer şaka yapmak istemiyorsanız tabi :)

İki yıldır araba kullanıyorsunuz. Size bir sohbet sırasında sorulan aşağıdaki soruya karşılık, araba kullandığınızı, kullanabildiğinizi belirtmek istiyorsunuz.

Türkçe  - Araba kullanıyor musun? (Türkçe şimdiki zaman kalıbı ile sorulmuş bir soru, araba kullanmadığını görüyor, maksat araba kullanıp kullanamadığını öğrenmek.)
İngilizce bu soru  - Do you drive? denilerek geniş zamanda kurulur.
Türkçe  - Evet, araba kullanıyorum ya da evet iki yıldır araba kullanıyorum diye cevapladığımız soru,
İngilizcede   - Yes I do,   -Yes, I drive,   -I have been driving for two years  şeklinde yanıtlanır.

Eğer anadili ingilizce olan birine sohbetiniz sırasında 'I'm driving' derseniz büyük ihtimalle sizi düeltmeyecek, 'hayır' araba kullanmıyorsun, orada oturuyorsun.' ya da 'I'm driving for two years' derseniz, sizin ara vermeden 7/24, 2 yıl boyunca araba kullandığınızı düşünecektir.

Bizim süreç ile ilgili bir cümle kurgumuz olmadığından have been' kullanımında zorlanıyoruz. Şimdiki zamanı pek çok yerde geniş zaman yerine de kullandığımızdan, diğer dillerde de böyle kullanılacağını düşünüyoruz. Biraz dikkat ve tekrar ile halledilebilecektir.

- I'm dancing.
- No, you are not. You are just talking to me.
- I'm sorry. I mean, I dance.
- How long have you been dancing?
- I have been dancing since I was 7.


Bonus : Ayrıca duygu içeren sözcükler ingilizcede şimdiki zaman kalıbı ile kullanılmaz. Aslında işin, tam şu anda yapılmıyor ilkesine de uygundur bu.

 - Seni seviyorum.
 - I love you.
 - Senden hoşlanıyorum.
 - I like you.
 - Sana gıcık oluyorum.
 - I don't like you.

https://www.facebook.com/yenizelandadayasam/
https://www.instagram.com/sevgininfotogunlugu/