9 Temmuz 2015 Perşembe

Yeni Zelanda'nın Havası Suyu

  
Yeni Zelanda kısaca bir ada ülkesi. North Islnad, South Island ve Steward Island olmak üzere üç ana ada ve pek çok küçük adadan oluşuyor.

Ülke iklimi ılıman, bol yağışlı fakat yaz kış kendini esirgemeyen güneşli olarak tanımlanıyor. Güneye doğru gittikçe sıcaklık haliyle azalıyor.

Yeni Zelanda'nın en büyük şehri Auckland'ı da içinde barındıran North Island- Kuzey Ada iç kesimdeki dağları dışında karı nadiren görüyor. Auckland ise sanki kışı olmayan bir Karadeniz şehri. Yaz, kış bolca yağmur yağmasına rağmen yağışlar genellikle kısa süreli ve birazdan açan güneş ile kendinden eser bırakmayacak nitelikte. Kış aylarında da güneş kendini gösterse de yağışlar şiddetli ve uzun süreli olabiliyor.

Kuzey Adanın güneyinde bulunan ve başkentliği üstlenen Wellington rüzgarıyla ünlü, bu da onu rüzgar sporlarının cazibe merkezi yapıyor.

Etrafı tamamen okyanuslarla çevrili bu küçük ülke kıyılarında okyanustan gelen rüzgarlar bazen kendini hissettiriyor. İç kesimlerde sıcaklık yükseliyor. Nem oranı ise oldukça yüksek.

South Island - Güney Ada genellikle daha soğuk olmasına rağmen daha az nemli olarak tarif ediliyor. Kış sporları Kuzey Adada iç kesimlerde ama Güney Ada'nın özellikle Queenstown şehrinde çok popüler.

Ülkenin en sıcak ayları Ocak ve Şubat, en soğuk ayı ise Temmuz.

Yeni Zelanda'nın güneşi çok güçlü. Buna hava kirliliğinin düşük olması ve de ozon tabakasındaki deliğin Avustralya-Yeni Zelanda bölgesine yakın olması gibi nedenler gösteriliyor ve insanlar güneşin zararlı etkilerinden korunmaya özen gösteriyor. Bronzlaşmak kültürün bir parçası değil ve güneş kremleri bazı yerlerde halka ücretsiz sağlanıyor.

Ülkenin su kaynakları kalitesi ve miktarı bakımından dünyanın ilk 10'unda gösteriliyor. Musluktan su içilebiliyor ve bolca ikram ediliyor, buna rağmen şişelenmiş su ilginç bir şekilde pahalı.

http://www.newzealand.com/int/feature/new-zealand-climate-and-weather/
http://www.doc.govt.nz/nature/native-animals/birds/birds-a-z/penguins/

https://www.facebook.com/yenizelandadayasam/
https://www.instagram.com/sevgininfotogunlugu/

Auckland Konut Piyasası

Ev almak, kendi evinin sahibi olmak hemen herkesin hayali. Kendine ait bir ev neredeyse en önemli gelecek güvencesi.

Auckland'da yaşayanların bir bölümü için ise kendi evinin sahibi olmak sürekli artan ev fiyatları nedeniyle pek de kolay görünmüyor.

Çok katlı evlerin çok nadir görüldüğü Auckland da yerleşim oldukça geniş alana yayılmış durumda. Geniş bir alana yayılmış fakat düşük nüfus oranı iyi, ucuz ve hızlı bir toplu taşıma sistemine el vermediğinden de kişiler iş ya da okullarına özel araçları ile gidiyor. Bir hanede yaşayan herkesin arabasının olması oldukça sık rastlanan bir durum. Her ne kadar yaşam alanlarının ferahlığı, özel araca sahip olma kolaylığı yüksek refah seviyesi işaretleri olsa da trafik yoğunluğu, bu çok nüfuslu sayılmayacak ( yaklaşık 1,5 milyon) şehirde başka bir sorun.

NZ Herald karikatürü 28 Haziran 2015
Len Brown - Auckland Belediye Başkanı
Yine de, ülkenin en geniş iş olanaklarına sahip, kaliteli eğitim veren üniversiteleri, çok kültürlü yapısı nedeniyle şehir, bir çok kişinin yaşamayı tercih ettiği ve geleceklerini planladıkları yer olmaya devam ediyor.

Ev fiyatlarının artışına sebep olarak artan talep yanında yabancı yatırımcıların ilgisinin de sebep olduğu söyleniyor. Auckland'da alınacak bir evin kira getirisi oda başına haftalık 150 ila 350 arasında değişirken, tek odalı bir apartman dairesi 450 dolara kiracı buluyor. Ülkenin herhangi bir yabancı alımı kısıtlaması da bulunmuyor.

Bu hızlı artış ekonomide herhangi bir sarsılmanın hane halkına yansıyacağı düşüncesiyle bir çok Kiwiyi endişelendiriyor.

Biraz rakamlara bakalım.

Ev almak için ev bedelinin %20'sini ödemek koşuluyla, bankalardan 30 yıla kadar yıllık 5,10 ila 7.15 faiz oranı ile konut kredisi alınabiliyor.

Fiyatların ciddi bir şekilde artması, bir kaç sene içinde ev almış olanları ise sevindirmiş durumda. Bunun nedeni ise mevcut kredili evinizin değeri arttığında, evin değerlemesi yapılıp aldığınız krediyle yeni değeri arasındaki fark, alacağınız ikinci evin %20'sini ödemişsiniz gibi sayılıyor ve ilk evinizi aldığınızdan daha kolay bir şekilde konut kredisi alarak ikinci bir ev sahibi daha olabiliyorsunuz. Mesela 400'e aldığınız ev 3 yıl sonra 600 olmuş, almak istediğiniz diğer ev ise 800, normalde bu evi almak için 160 peşinat ödemeniz gerekirken üzeri ipotekli evinizin değeri arttığı için banka peşinat almadan size 800'ü kredi olarak veriyor. Elbette piyasadaki artışın hep böyle devam edeceğini düşünen yatırımcıların iştahı kabarıyor.

"Auckland'ın en büyük emlak firmasının diyor ki, geçen ay, son 11 yıldaki en yoğun Haziran ayıydı, fakat ev fiyatları ulaşabilecekleri en yüksek fiyata daha yakın.

Barfoot&Thompson 1167 emlağı ortadaki fiyat(median price) 786,00 Yeni Zelanda Doları olmak üzere sattı, ortadaki fiyat Mayıs ayına göre %4.8 arttı ancak artış hızı yavaşladı. Geçen üç ayda ortadaki fiyat, her ay %6,5 oranında arttı.

Ortalama fiyatlardaki (average price) artış ise daha keskin oldu. Ortalama fiyat $826,474 ile geçtiğimiz Haziran ayında rekorunu kırdı. satılan konutların üçte biri 1 milyon doların üzerinde alıcı bulurken, fiyatı 500,000 doların altında kalan evlerin oranı sadece %14 oldu.

ASB bank ekonomisti Chris Tennent-Brown ise eğer merkez bankası faizleri bu yıl üç kere daha düşürürse fiyatların daha da artacağını düşünüyor."

Yeni Zelanda hükümeti Mayıs ayında çıkardığı yasa ile alındıktan sonra iki yıl içinde satılan evlerden elde edilecek getirinin vergilendirileceğini duyurmuştu. Fiyat artışını biraz olsun frenleyeceği düşünülen bu yasa, bir çok Yeni Zelandalı tarafından yetersiz bir adım olarak görüldü.
        
Karikatür NZ Herald'dan linki ve diğer kaynaklar aşağıda.



6 Temmuz 2015 Pazartesi

Yeni Zelanda'da Yemek

Yeni Zelanda, oldukça genç bir ülke ve ana nüfusu ülkenin yerel halkı Maoriler ile 18. yy'dan sonra ülkenin İngiliz sömürgesi altında olması nedeniyle Büyük Britanya'dan gelen İngiliz, İskoç ve İrlanda kökenli halklardan oluşuyor. Çoğunluk Britanya halklarından oluşsa da Avrupa'nın hemen her yerinden ülkeye yıllar içinde yerleşimler olduğunu ve elbette başta Çin olmak üzere bir çok Asya ülkesinden ve Pasifik adalarından yine ülkenin yıllar içinde artan oranda göç aldığını da
belirtelim. Bu kadar değişik kökenin ve milletin bir arada bulunması elbette yemek kültürüne büyük ölçüde yansıyor.                                                          

Mitai Maori Köyü / Hangi usülü yemek
Fotoğraf: Bülent Boyacı

Maori yemeğine ve yemeği pişirme yöntemine "hangi" deniyor. Hangi, toprağa kazılan derin bir çukurda taşların kızdırılması ve ardından bu kızgın taşlar üzerine seleler içinde et, patates, kumara gibi yiyeceklerin yerleştirilmesi ve en üst katmanın da üzeri kapatılarak, yemeğin taşların ısısı ve buharla pişirilmesidir. Bu işlemin tamamlanması altı ila sekiz saati buluyor. Yavaşça pişen sebze ve etin çok lezzetli olduğunu da ilave edeyim. Hangi, genellikle düğün, cenaze gibi kalabalıklar bir araya geldiğinde ya da turistik faaliyetler nedeniyle organize ediliyor. Bir lokantaya gidip hangi bulamazsınız, hangi tatmak için Maori kültür etkinliklerine katılmanız gerekir.

Britanya kökenlilerin yemeklerinin haliyle İngiliz yemekleri olduğunu tahmin edersiniz. Bir Yeni Zelandalıya en popüler yemeği sorduğunuzda da "fish and chips" cevabını almanız normaldir. Bir Yeni Zelandalının evinde hazırlanmış güzel bir akşam yemeği muhtemelen şöyle olacaktır; et (kuzu, dana, tavuk, domuz) ızgara, kızartma ya da şinitzel, etin üzerine gravy denilen bir çeşit et sosu, yanına fırında patates, kumara, havuç, bal kabağı, biri ya da birkaçı beraber, bazen püre, yanına yeşil sebze, bezelye, fasulye, beyaz lahana ya da kuşkonmaz ve salata. İngiliz kültüründe olduğu gibi Yeni Zelanda'da da dışarıda yemek ya da yemeği dışarıdan sipariş etmek çok yaygın ve Kiwiler diğer lezzetlere çok açıklar.

Japon yemekleri yoğun olarak soya sosu ve susam sosu içerir, Türk yemeklerinde tuz hakimiyetinin aksine Japon yemekleri tatlımsıdır. Bu tatlımsı lezzetin Kiwi damak tadına çok uygun olduğu söyleniyor. Japon lokantalarının yanında suşi salonlarının da çok yaygın olduğunu belirtelim.

Asya yemekleri içinde en popüler olanı Tayland yemekleri. Tayland yemekleri deniz ürünlerinden, vejeteryan tercihlere kadar oldukça geniş seçenekler sunuyor. Fiyat aralığı da oldukça geniş, genellikle lüks servis veren restorantlar Taylandlıların. Yemeklerinde hissedilen hakim lezzet ise hindistan cevizi. Hindistan cevizi yağı ve sosu Tayland yemeklerinin vazgeçilmezi. Ayrıca kendilerine özgü köri yemekleri de tercih sebebi.

Hindistan lokantaları belki de en yaygın olanlar. Hindistan yemeklerinin kendine has körisini bir sevdiniz mi, arada "canım Hindistan yemeği çekti" demeniz muhtemel. Tüm Asya yemekleri içinde Türklerin sulu yemeklerine en yakın olanlar, lezzet olarak benzemese de Hindistan yemekleri. Yemekler pilav ve naan denilen ve Türkiye'deki lavaşa benzeyen bir çeşit pide ile servis ediliyor.

Ülkenin genel yerleşimi, insanların bahçeli evlerde oturmaları dolayısıyla oldukça büyük bir alana yayılmış durumda. Bu nedenle küçük merkezlerde dairy denilen bakkal benzeri dükkanlar ile take-away diye adlandırılan, ayaküstü lokantaları bulunuyor. Bunlar büyük çoğunlukla Çin, Hindistan ayaküstü yemek salonları ya da kebab salonu.

Başlı başına Türk lokantaları çok yaygın olmasa da Akdeniz mutfağı adı altında çeşitli Türk lezzetleri bulmak mümkün. Bunu kebab salonlarını saymadan söylüyorum. Şaşırtıcı bir şekilde gittiğiniz hemen her yerde Turkish Kebab sunumuyla kebab salonları görmeniz mümkün. Ülkedeki Türklerin önemli çoğunluğu yemek sektörüne hizmet verse de bu kebab salonlarının işletmecileri çok büyük olasılıkla Türk değil ve kebab da biraz Kiwileşmiş (tatlımsı soslar). Ancak son derece popüler.

Take-away shop, yani ayaküstü yemek salonları çok yaygın olduğu gibi, ayrıca food court denilen yemek köşeleri de karın doyurmaya hizmet ediyor. Yemek köşeleri, alışveriş merkezlerinde ya da bazı organize alanlarda dünya yemekleri sunan lokantaların bir arada servis verdiği ve müşterilerine ortak oturma alanı sunduğu alandır, diyebiliriz. Örneğin arkadaşlarınızla food court'a gittiğinizde hepiniz başka bir ülke yemeği alıp aynı masaya oturabilirsiniz. Seçenekler, Çin, İtalya, Endonezya, Malezya, Vietnam, Tayland, Hindistan, Fransa, Türkiye ya da bir başka ülkeden olabilir.

Not: Yazı 24.05.2015 tarihinde https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=7251842733988017212#editor/target=post;postID=7870344135721139499;onPublishedMenu=overview;onClosedMenu=overview;postNum=15;src=postname adresinde yayınlanmıştır.

https://www.facebook.com/yenizelandadayasam/
https://www.instagram.com/sevgininfotogunlugu/

Yeni Zelanda Doları

Yeni Zelanda parası, New Zealand Dollar olarak adlandırılır ve NZD olarak kısaltılır.

2013 yılı verilerine göre dünyada en çok işlem gören para birimleri arasında 10. olmasına rağmen "convertible" yani diğer para birimlerine kolay çevrilebilir bir para birimi değildir.

Yeni Zelanda doları ülke dışında bir kaç çevre adanın ve bölgenin de para birimidir.

Türk Lirası ile direk transferi olanaklı değildir. Yeni Zelanda doları ya da Türk Lirası birbirine çevrilmek istendiğinde paranın Euro ya da Amerikan dolarına çevrilip sonra diğer ülkede o ülkenin parasına çevrilmesi ile transferi mümkündür. Fiziksel olarak direk transferi mümkün olmamasına rağmen kağıt üstü çevrim bazı web sayfaları aracılığıyla yapılıp ülke paraları karşılaştırılabilir. Bu rakamlar aşağı yukarı değerleri vermektedir ve ülke parasının değerini anlamakta yardımcı olur.

Para birimi çevirici;

http://www.xe.com/
https://www.google.com/finance/converter

Elbette bir başka ülkenin para birimini hesaplarken o ülkede edinilen ortalama ya da minimum geliri de göz önünde bulundurmak gerekir. Şu anda 1 NZD = 2.07728 TRY ve diyelim ki ekmek Yeni Zelanda'da 5 dolar. Türk Lirasına çevirip aaaa 10 TL'ye ekmek mi olur demek doğru bir çevirme yöntemi sayılmaz. O ülkede kazanılan gelire göre ekmeğin fiyatının gelire ortalaması ya da 1 TL'nin aldığı ile 1 NZD'nin aldığı benzerdir.

Yeni Zelanda'da ne kadar dolar, ne alır?
800gr Ekmek - $3,5 to $7
1 lt meyve suyu ya da su - $3,5
250gr beyaz peynir - $4 to $6,50
Fincan Kahve - $3,50 to $5
Dürüm kebab - $9,50
Ucuz öğle yemeği - $10
Güzel bir öğle yemeği - $15,50 to $25 (belki daha fazla)
Gazete - $2
Makarna - $2 to $5,50
Auckland'da ev kirası - $150 to $300
*Fiyatlar 12.07.2015 günü, yaklaşık olarak verilmiştir.

Yeni Zelanda bozuk paraları şurada;



Yeni Zelanda kağıt paraları da burada;

Image result for new zealand dollar

https://www.facebook.com/yenizelandadayasam/
https://www.instagram.com/sevgininfotogunlugu/

Yeni Zelanda'da Yaya Olmak

Otobüs şoförlerinden başlamışken anlatmaya, biraz da trafik, yayalar ve yolcu taşımacılığından bahsetmek istiyorum.

Auckland'a geldiğimde şikayet konularımın başında otobüs ulaşımı geliyordu. Böylesine gelişmiş görünen bir ülkede metro sistemi olmamasını şaşırtıcı buldum, insana ve ihtiyaçlarına öncelik verdikleri çok belli olan bu ülkede otobüs saatleri pek seyrek ve erkenden sonlanıyor, otobüs dışındaki tek alternatif ise sadece taksi... Taksi de otobüs de oldukça pahalı... Kısa bir süre sonra bu yadırgayan tavrımın İstanbul'dan gelmem nedeniyle olduğunu anladım tabi; nasıldır İstanbul... beş dakikada bir otobüsler, o yoksa dolmuş, taksi dolmuş, metro, metrobüs, vapur, feribot, motor...

Türkiye'nin en büyük şehri İstanbul'da belki de 20 milyonu aşkın kişi yaşıyor, New Zealand'ın en büyük şehrinde 1,5 milyon. Yeni Zelanda'nın toplam nüfusu ise sadece 4,5 milyon. Farklı olan sadece nüfus yapısı değil, yerleşim de bizimkine hiç benzemiyor. Burada küçük şehir merkezinde yaşam alanı olarak kullanılan gökdelenler var. Bu gökdelenler sayılıdır, halkın çoğunluğu bahçeli, müstakil evlerde yaşıyor. Apartman diyebileceğiniz yapılar, müstakil evlere oldukça benziyor, diğer evlere uyumlu bir şekilde dizayn edilmiş, en fazla üç katlı, yanyana dizilmiş evler gibi diyebiliriz. Tabi böyle olunca oturulan mahalleler çok geniş bir alana yayılıyor ve ulaşım da kişisel araçlarla sağlanıyor. Uzakdoğunun ikinci el araçlarının ülkeye girişi gümrüksüz ve bu da fiyatları aşağı çektiğinden kullanabileceğiniz düzgün bir aracı 2-3bin Yeni Zelanda Dolarına edinebiliyorsunuz. Sürücü belgesi 15 yaş itibariyle alınabiliyor. Her evde 2-3 araç olması normal karşılanıyor.
Bu bilgilerin ve gözlemlerin ardından otobüslerin neredeyse sadece kamu hizmeti için var olduğunu görüyorsunuz, çünkü bilet pahalı olsa da bazı hatlar 2-3 yolcu için hareket edebiliyor. Metro yapılmaması, zarar edeceğinden korkulmasından olabilir...

Otobüs ücretleri 1,80 Nzd'den başlıyor. Şehir, stage denilen bölgelere ayrılmış ve ücret buna göre ödeniyor. Yaklaşık 30-40 dakika yolculuk yapılan alan 3.stage'e denk geliyor. 3.stage ücreti 4,5 Nzd ile oldukça yüksek bir meblağ. İlk 6 ayımda homestay'de, yani bir Kiwi aile --Yeni Zelandalılar kendilerine Kiwi diyor, bu isim Kiwi adlı uçamayan, kör Yeni Zelanda'ya özgü kuştan esinleniyor-- ile beraber yaşadım, şehrin dışında şirin bahçeli bir evde. Bu dönemde şehirde yaşamanın hayalini kurdum. Şehre taşındığımda da gördüm ki şehirde yaşayanların neredeyse tamamı benim gibi öğrenci ya da buralı olmayan kimseler.

Bu bilgilerden sonra yazıya başlığını veren turuncu toplara ve çapraz geçişe gelelim. Bu iki uygulama da insana öncelik verdiğinden sevdiğim, ilgimi çeken ve Türkiye'de uygulanmayan ve bu nedenle de daha önce bilmediğim trafik kuralları.

Turuncu toplar, yaya geçitlerinin iki başında bulunuyor, bazıları yanan turuncu ışıklar şeklinde, özellikle gece yoğun olan bölgelerde lamba olanlar tercih edilmiş, bazı yerlerde de tabela şeklinde uygulanmış. Anlamı şu; aracı ile hareket eden kişi turuncu toplu alanın yakınında bir kişi görürse yavaşlamak, durmak ve kişi karşıdan karşıya geçecekse geçişi beklemek zorunda. Trafik aslında çok büyük değişiklik göstermiyor, turuncu topu olmasa da Türkiye'de de, sürücü eğitimlerinde de söylendiği gibi yaya geçidinin manası aynıdır ancak uygulayan bir kişi bile yoktur. Belki buradaki en belirgin fark, trafik kurallarının uygulanıyor olması.

Çapraz geçiş ise biraz farklı. Bu uygulama Türkiye'de yok ama uygulandığı başka ülkeler varmış. Auckland'ın en büyük ve merkezi caddesi Queen Street. Cadde bir çok yerden yollarla kesiliyor ve dörtyollar oluşuyor. İşte bu dörtyol noktalarında yayalar için yeşil ışık her yön için aynı anda yanıyor ve istediğiniz tarafa yaya olarak geçebiliyorsunuz, çapraz bile. Bu uygulama büyük caddeler ve yayanın çok olduğu merkezi noktalarda uygulanıyor her trafik ışığı bu şekilde değil. Bu uygulamanın yapıldığı noktalarda araçlar yol alabilmek için yayalara iki kez yeşil ışık yanmasını beklemek durumunda, bu nedenle de bu yollara girmek araçlar için pek hoş değil. Uygulamanın trafiği diğer yollara vermeye teşvik ettiği düşünülebilir ama her şeyden önce insani ve hayatı kolaylaştırıcı. Her yerde uygulansın derim...

Son olarak bütün trafik ışıkları düğmeli, trafik lambasını çalışır duruma getirmek için basmanız gerekiyor ve lambalar yandığında "çiuuv" soundunda bana kuş sesini hatırlatan sesli uyarıyı da yapıyor. İlk zamanlarımda bu sesi her duyduğumda tekrar etme dürtüsü doğuyordu bende, niyeyse :)) "çiuuv"

Not: Bu kadar trafikle ile ilgili yazı yaz, trafiğin bu ülkede soldan aktığını yazma... ben gerçekten alışmışım bu ülkeye... oysa geldiğim ilk zamanlar karşıdan karşıya geçerken ters tarafa baktığım için ölücem, diyordum :))

Not: Yazı 20.04.2012 tarihinde http://delimorsi.blogspot.co.nz/2012/04/turuncu-toplar-ve-capraz-gecis.html adresinde "Turuncu Toplar ve Çapraz Geçiş adıyla yayınlanmıştır.

https://www.facebook.com/yenizelandadayasam/
https://www.instagram.com/sevgininfotogunlugu/

Yeni Zelanda'nın İlgi Çekici Otobüs Şoförleri

Hava ışıl ışıl... Bu güzel sonbahar gününde, kendimi hızla dışarı atıyorum. Niyetim Auckland'ın kuzey merkezi Takapuna sahiline gitmek. Şehrin merkezinde  tertemiz sahiller bulmak harika. Takapuna'ya ulaşmak için şehir merkezinden yaklaşık 20 dakikalık bir otobüs yolculuğu yapmalıyım.

Durakta bekliyorum ve otobüs geliyor. Şoförü gördüğümde ilk tepkim gülümseme, aklımdan da "sizi seviyorum" demek geçiyor. Otobüs şoförümüz, biraz kilolu ve koltuğunu tam anlamıyla kaplıyor ama ilk göze çarpan şu; sapsarı ve kıvırcık ve neredeyse beline kadar uzun saçlarını tarayıp iyice kabartmış, sonra onları ikiye ayırmış, yüzünün iki yanından akan iki şelale, sonra minicik dudaklarına sürdüğü kırmızı ruj ve masum mavi bakışlarıyla 45 yaşlarında bir teyze... şimdi gel de sevme bu tatlı kadını... herkese tek tek yardımcı oluyor şoförümüz, yolcular yerlerini alıyor ve yola çıkıyoruz.

Giderken aklımdan bir bir "otobüs şoföründen etkilenme" anlarım geçiyor. O anda anlıyorum ki bu anlar hiç de az değil...

Esmer tenli ve sarı saçlı ablamız saçlarının peruk olduğunun anlaşılması umrunda bile olmadan ustalıkla kullanıyor otobüsünü...

Beyaz saçları ve sakalları birbirine karışmış kulağında küpesi yaşı hayli ilerlemiş ama dinç görüntüsü ile insana güven veren otobüs şoförümüz...

Çok zayıf yapılı beyaz tenli, altında kısacık şortu ve dizine kadar çektiği beyaz çorapları ve başındaki kovboy şapkasıyla yolcuları ile özenle ilgilenen şoförümüz...

Bir gün havaalanına gidiyoruz geç vakit... Arkadaşımız gelmiş uzaklardan onu karşılayacağız... Toplasan beş yolcuyuz... Otobüse binişimiz ardından şoför ışıkları kapattı ve müzik...  Alana gidene kadar müzik ziyafeti çekti bize... Öyle keyifle yolculuk yapmıştık ki, uzaklardan gelen ve bu ülke hakkında ona ilk fikri verecek otobüsü kaçırmasına üzüldük ama şanslıydık, dönüşte aynı şoföre denk geldik ve geceye müzikle devam etmemizi sağlayan bu şoföre minnet duyduk.

Yol sorduğum ve bana yardımcı olmak istediği için öne oturmamı rica eden benimle sohbet ederken bir yandan da kendi alanında duyabildiği müziğe ıslığıyla eşlik eden kısaca kendi kişiliğiyle işini iyi yapan sevgili otobüs şoförünü de unutmamalıyım...


Buranın yerli halkı Maori'lerin oldukça belirgin bir fiziksel yapıları var... kadını erkeği oldukça kilolu, ancak  çoğunlukla şişman bir görünümden ziyade kalıplı diyebileceğimiz iri bir yapıya sahipler... Esmer tenliler ve harika bir dövme gelenekleri var. Yapımının nasıl olduğunu duyduğumda biraz irkilmiş olsam da muhteşem desenleri olduğunu belirtmeliyim. Son yıllarda kamu işinde çalışanların dövme yaptırması serbest bırakılmış. Kolu boydan boya dövmeli ya da yüzünde dövme olan bir otobüs şoförü ile burada karşılaşabilirsiniz. 

Yeni Zelanda bir çok İngiliz kaynaklı ülke gibi diğer ülkelerden pek çok göçmen barındırıyor. Bu da renge renk katıyor elbet... Buraya her gelen kendi kültürünü, elbisesini, dinini, geleneğini getiriyor. Göçmenlere kendi kültürlerini yaşamakta büyük sınırlar getirilmemesi de bunları normal yaşamın içinde görmenize ve kolaylıkla benimsemenize neden oluyor. Burada en büyük göçmen grubu Çinliler, ardından da Hindular geliyor. Otobüs şoförü koltuğunda Çinli bir amca ya da bir Hindu görebilirsiniz.

Belirtmeliyim, burada görevlilere bir şey sorduğunuzda size gerçekten yardımcı oluyorlar. Bilmedikleri bir konuysa bilene yönlendirmeye çalışıyorlar. Bu sadece otobüslerle sınırlı da değil. Bir de çok güzel bir gelenekleri var. "Teşekkür etmek".  Otobüse binerken çoğunlukla evine misafir kabul eden bir ev sahibi ile karşılaşıyorsunuz, size "hoş geldin" gülümsemesini sunuyor, siz de selamınızı veriyorsunuz, inerken de teşekkür ediyorsunuz.

Bu genel saygı ama her şeye, herkese olan olan saygı beni mutlu ediyor. Bunlar etrafında olurken insan daha çok insan oluyor.

Belki bu sadece benim penceremden görebildiğimdir ama yine de iddia ediyorum, bu ülkenin en ilgi çekici meslek grubu "otobüs şoförleri"

Sevgi İkinci

Note: Yazı ilk kez 19.04.2012 tarihinde 
http://delimorsi.blogspot.co.nz/2012/04/yeni-zelandann-en-ilgi-cekici-meslek.html adresinde "Yeni Zelanda'nın en çekici meslek grubu" adıyla yayınlanmıştır.


https://www.facebook.com/yenizelandadayasam/https://www.instagram.com/sevgininfotogunlugu/